Hani Oscar kazandığı söylenen bir film vardı ya. Bilmiyorum izlemeyen var mı? Ümit ediyorum çoğumuz izlemişizdir. Filmin orijinal adı"Forrest Gupm" idi. Filmin içeriği aşağı yukarı şu minval üzerine kurgulanmıştı."Zihinsel engeli olan bir çocuğun, annesi tarafından okula kaydettirilmek istenmesi ile başlıyordu hikaye.Anne çocuğunu okula götürdüğünde oğlunun zihinsel zekasının normalin altında olduğunu öğreniyordu ve geri çevriliyordu okuldan.Hatta rüşvet bile teklif ediyordu oğlunun okula kaydı için.Ancak çaresiz geri dönüyordu okuldan,evladının kaydını yaptıramadan.Tek çıkar yol kendi yeşitricekti oğlunu.Tüm hayatını adadı ona,Oğluna öyle bir eğiliyordu öyle bir seviyordu ve onu o kadar içten dinliyor ve anlamaya çalışıyordu ki bunu yapsa yapsa ancak bir anne yapar dersiniz.Haklısınız da.Filmin devamında annenin oğlunu bir psikolog dinleyip bir pedagog gibi eğittiğine şahit oluyoruz.Sonrasında çocuk yine annesi vasıtası ile gizil güçlerini ve yapılabileceklerini de öğreniyor.Hatta sevgili bile buluyor kendine.İlerleyen zamanda.Sonra savaşa katılma cesaretini bile gösteriyor Vietnam'da.Zihinsel zekası normal altı dedikleri geçmişin o çocuğu o zamanın askeri ,savaşta asla arkadaşlarını yalnız bırakmıyor.Çünkü duygusal zekası normaldi kendisinin.Kimse bunu fark etmese de duygusal zekası yeterliydi insan olmak için.Seviyordu insanları,bağlıydı takımına.Vefalıydı aynı zamanda hem de katıksız renksiz , saf ve duru bir duygu ile kurmuştu vefa merdivenini yüreğine,Tüm arkadaşlarını ateşten kurtarıyordu savaşta, hem de kendi canını hiçe sayarak.Sonunda evlendi iş kurdu zengin oldu….. diye devam ediyor film".
Şimdi bana diyebilirsiniz "bu bir filmdir, ancak filmlerde olur böyle hadiseler".Haklısınız sonuna kadar. Ancak unutmayın ki filmler gerçek hayatın bir yansımasıdır, hayatın hayal olan yüzüdür. Gerçeklik payı ve hayata tutunduğu kısımlar yok denemez filmlerin. Filmi yapmanız için mutlaka gerçek hayatı öğrenmeniz gereklidir ki bir bağ kurmalısınız filmle hayat arasında. Filmi yapıyorsanız evet gerçek hayattan etkilen missinizdir muhakkak. Bir sorun görmüşsünüz toplumun katmanlarında. Toplumsal sorunu göremezsiniz filmde yapamazsınız kanımca.
Gelmek istediğim nokta ;Ülkemiz insanlarının engelli bireylere olan bakış açısıdır.Benim derdim budur.Biz bina inşa ederken bile düşünmeyiz engellilerin bu binaya gelebileceğini, bu binada işlerinin olabileceğini.Aklımıza bile getirmeyiz kaldırım yaparken engellileri.Son birkaç yıla kadar bina girişirimizde ,yollarımızda, umumi tuvaletlerde, sinemalarda ,tiyatrolarda vb. bir çok toplumsal kullanıma açık her alanda engellilere yönelik bir ayrıcalık görebildiniz mi?Ben göremedim.Beni sevindiren şudur.Artık en azından toplumun bir kısmı bunu göz ardı etmiyor.Kabul ettik sonunda varlığını engelli kardeşlerimizin çocuklarımızın.Çünkü onlar bizim içimizden çıktılar, hiçte istemezdiler sınırlı olmayı.Hangimiz isterdi ki zaten…
Anne babalar evladınızın engelli olması sınırlılıklarının bulunması utanılası bir durum değildir.Kabul edin varsa evladınızın engelini ve sınırlılıklarını. Eğitsel tanılamasını yaptırın, uzman ellere teslim edin yavrunuzu.Teslim edin ki sınırlılıkları azaltılabilsin, engellerinin hayatını engellemesinin önüne bir nebze olsun geçilebilsin.Anlamaya çalışın onun sınırlılıklarını yapabileceklerini ve yapamayacaklarını.Yapamadıkları sizi asla üzmesin.Yapabildiklerinin tadını çıkarın birlikte.
Eğitimciler meslektaşlarım; öğrenin bu evlatlarımızın engellerini ve bulunduğu engel grubunun özelliklerini, neler yapabileceğini, üstün yönlerinin neler olduğunu öğrenin. Ki üstün yönlerini çıkarın ön plana.Bu evlatlarımızın sınıf ve okul içerisinde kabul görmesine yardım edin hissettirmeden.Ama bunu hususta dikkatli olun diğer bireylerin engelli bireylere acımasına ve en kötüsü alay etmesine sebep olmayın.Birlikte yaşamayı öğretin onlara. Arka sıralara oturtmayın ki önemsiz ve dışarı atılmış hissetmesinler kendilerini. Ona yapabileceği görevleri verin sınıf içerisinde, verin ki işe yaradığını o toplumun o sınıfın bir parçası olduğunu anlasın. Sonra seyredin onun yüzüne yayılan tebessümü. Arkanıza yaslanın ve tadını çıkartın bu tebessümün. Önemli bir iş başardınız çünkü.Farkınız var eğitimcisiniz siz.Bu bireyleri yapabildikleri ile değerlendirin.Ama yaptığınız değerlendirme de kantarın topuzunu kaçırmayın.Kaçırmayın ki o evladımız kendisine engeli nedeniyle fazladan puan verildiğini ya da öncelik tanındığı hissine de kapılmasın.Ne zor konuşuyorum zor şeyler istiyorum değil mi sizlerden? Haklısınız ama engelli birey yetiştirmek bir bıçağın sırtında yürümek gibidir kanaatimce.Bu yüzden uzatıyorum lafı.
Engelli eğitimi veren merkezlerimiz de görevli meslektaşlarım, ben eminim sizde benden iyi biliyorsunuz engelli birey eğitimini. Akıl verecek te değilim zaten. Benim yaptığım bir küçücük bir katkıdır haddim olmayarak. Sizlerin ciddi fedakarlıklar yaptığını gördüm zaman içinde.Ama yapmalısınız da çünkü sizin misyonunuz bu zaten.Siz engelli bireylerin engelleri nedeniyle oluşan sınırlılıklarını ortadan kaldırmayı veya azaltmayı hedefliyorsunuz.Zaten görevinizi yaptığınızı biliyoruz.Ancak bireyle kalmayın annenin babanın ailenin hatta çevrenin. engellilerin özellikleri, sınırlılıkları ,engelli bireylerin iletişimleri,yaşam alanlarının standardizasyonu konularında eğitilmesini sağlayın.Yaptığınız eğitsel çalışmalar nedeniyle bireyde oluşan olumlu gelişmeleri paylaşın birey ve ailesi ile paylaşın ki yüzlerinde gülücükler yayılsın.Siz sadece bu gülücükleri izleyin ve tadını çıkartın.
Bizde dünya kadar Forrest Gump var eminim.Ben gördüm hakikaten de var.Hem de çok var.Bizim çocuklarımıza imkan verirseniz engelleri ile yaşamayı öğretirseniz ve engellerini bir nebze olsun azaltırsınız neler yapabileceğini bilirsiniz.Şanlı tarihte bunun sayfalar dolusu örneği vardır.Bizde Forrest Gump çok eminim ben kendimden emin olduğum kadar.Ama bizim çocukların adı farklı sadece Ayşe, Ahmet,İsmail,Berna, Yeşim………Ama çocuklar bizim ,gökten zembille indirilmedi bu çocuklar içimizden çıktı unutmayın….
Forrest Gump çok bizde.Yeter ki engel olmayalım.
Çaresizseniz,
Çare sizsiniz
Ümitsizseniz
Ümit sizsiniz.