Oyun çocukların ve yetişkinlerin zamanlarını daha eğlenceli geçirmesi, hoşça zaman geçirmesi, mutlu olması için bir araçtır. Oyunun olduğu yerde gülen insanları, mutlu insanları görmek mümkündür. Oyun esasında insan ruhunu dinlendiren bir terapidir.
İnsan doğduğu andan itibaren bir oyun arayışına girer. Mesela henüz 10 günlük bir çocuk dahi ilk dikkatini çeken nesneler ile oynamak ister. Yaş büyüdükçe oyunlara, oyunlardaki nesnelere anlam yükler. Yaş biraz daha büyüdüğünde işin içine hayallerde girer. Çocuklar daha yaratıcı ve özgür düşünmeye başlar. Yani kısacası oyunun olduğu bir yerde hiç kuşkusuz gülen çocukları görmek hiç de şaşılacak bi durum değildir. Peki ya oyun olmasaydı? Biliyorum içinizde bir tedirginlik oldu. Hatta yüzünüz şöyle bir düştü değil mi?. Şimdi isterseniz maddeler halinde bakalım, Oyun oynanmayan bir dünya nasıl olurdu acaba.
Oyun Oynanmayan Bir Dünya Nasıl Olurdu;
· Karanlık olurdu. Sanki her sabah doğan güneş o sabah doğmamış gibi.
· Mutsuz insanlar olurdu. Gülmeyi unutmuş insanlar.
· Huzursuz bir ortam olurdu.
· Yaratıcı düşünme olmazdı.
· Dünya çok sıkıcı bir yer olurdu.
· İnsanlar bunalırdı.
· İnsanlar makineleşip, hiç bir şeyin tadı tuzu kalmazdı.
· Oyunun olmadığı yer çiçeksiz, otsuz, ağaçsız çöl misali verimsiz bir yer olurdu.
· Oyunun olmadığı bir dünyada hayal de olmazdı, umut da olmazdı.
Her insanın bir çocuk yanı vardır. Ve yaşınız ne olursa olsun sizi mutlu edecek, karanlığınızı aydınlığa çevirecek bir oyun mutlaka vardır.